25 Şubat 2013 Pazartesi

Ba ve Bs formunun verilmemesinin cezası nedir?


Soru: Ba ve Bs formunun verilmemesinin cezası nedir?
Cevap: Ba-Bs Formlarını belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükelleflere 2013 takvim yılında 1.200.-TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Söz konusu cezanın uygulanmasında, Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilecek ve tek özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Süresinde verilen formların 10 gün içinde düzeltmesi yapılırsa özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir. Düzeltmenin 10.günü takip eden 1 G içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası ( 2013 için 1.200.TL nin 1/5’i olan 240.-TL’dir.)
Elektronik ortamda form verme mecburiyetine uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez.
Koray ATEŞ
SMMM-E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com

6 Şubat 2013 Çarşamba

Sultangazi'de Kentsel Dönüşüm

Sultangazi ilçesi sınırlarında yer alan Cumhuriyet Mahallesi, yeniden dönüştürülecek. 06/02/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kanun ile Cumhuriyet Mahallesi resmen riskli alan ilan edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 14/1/2013 tarihli ve 197 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2’ nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca Sultangazi Cumhuriyet Mahallesi riskli alan olarak kararlaştırıldı. 



Görüldüğü üzere İsrantbul olarak da tabir edebileceğimiz çalışmalar başladı. Kentsel dönüşüm Sultangazi'nin en değerli ve en çok yeşil alana sahip bölgesinde başlıyor. Mahalleli tedirgin ve rahatsızlığını anlatmaya çalışıyor. Mağdur olma korkusu yaşayan bölge sakinleri konu hakkında tepkilerini ve haklarına koruma adına eylemlerini gerçekleştirecekleri bir dernek kurma çalışmalarına da devam ediyorlar. 

Bölgeye 50 Metre mesafede bulunan büyük ve lüks konutların bulunduğu bir projenin de yakın zamanda başlaması, riskli alan ilan edilen Cumhuriyet Mahallesi Siteler bölgesinin değerini daha önemli kılıyor. Bu nedenle bölge halk yeni projenin belirsizliğinden ve bulundukları yeri kaybetmekten dolayı endişelerini dile getirmek istiyorlar. Mevcut planda onlara verilecek yerin nerede olduğu merak konusu. 

Anonim Şirketlerde Damga Vergisi Defteri


I. GİRİŞ

Bilindiği üzere Türk Vergi Sistemi GelirServet ve Harcamalar üzerinden alınan vergiler olarak üç grupta tasnif edilmektedir. Damga vergisi; Harcamalar üzerinden alınan vergiler içerisinde yer almakta olup, “makbuz verilmesi”, “istihkaktan kesinti yapılması” veya “basılı damga konulması” olmak üzere üç farklı şekilde ödenebilmektedir.
Bu çalışmamızda; Anonim Şirketlerde Damga Vergisi Defterinin kullanılması ile ilgili yasal zorunluluğa ve  konu hakkında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında kişisel görüşümüz sunulacaktır.
II. DAMGA VERGİSİ DEFTERİ İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER

Damga Vergisi Defteri
Damga Vergisi Defteri VUK.’un 220’nci maddesine göre tasdike tabi defterler arasında yer almamaktadır. Ancak; VergiUsul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesi, Maliye Bakanlığı’na anılan Kanun’a göre tutulması zorunlu defterlere ek olarak tutulmasını uygun gördüğü defterlerin mahiyet, şekil ve ihtiva edeceği hususları belirleme ve bunlar için tasdik zorunluluğu koyma ve kaldırma yetkisi tanımıştır.

Maliye Bakanlığı; V.U.K.’un mükerrer 257’nci maddesi ile Damga Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinin bakanlığa verdiğiyetkiye dayanarak, düzenledikleri kağıtlara ait damga vergisini “makbuz karşılığı” ve “istihkaktan kesinti” şeklinde ödeyen mükelleflerin bu ödemelerini kaydetmek için “Damga Vergisi Defteri” tutmalarını ve 20 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca bu defterlerin tutulmasında Vergi Usul Kanunu’nun kayıt nizamı (1) ve tasdik zamanına (2) ilişkin maddelerine uyulması zorunluluğu getirmiştir.

Damga Vergisi Defteri ile ilgili diğer usul ve esaslara ilişkin açıklamalar ise 20 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğ ile yapılmıştır
Damga Vergisi Defteri Tutacak Kişi ve Kurumlar
16, 32, 43 ve 44 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğleri ile damga vergisi mükellefiyeti ile ilgili düzenlemeler yapılmış olup ilgili tebliğlerde mükellefiyet tesisi zorunlu ve ihtiyari olarak iki şekilde belirlenmiştir.
Sürekli mükellefiyet tesisi ZORUNLU olanlar
Sürekli mükellefiyet tesisi İHTİYARİ olanlar
1.Katma Bütçeli İdareler
1.5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na tabi diğer mükellefler (3)
2. İl Özel İdareleri ve Belediyeler
2. Kollektif ve Adi Komandit Şirketler
3.Döner Sermayeli Kuruluşlar
3.Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde bilanço esasına göre defter tutanlar
4.Bankalar
4. Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde İşletme Hesabı esasına göre defter tutanlar
5.Kamu İktisadi Teşebbüsleri
5. Serbest Meslek Kazancı elde edenler
6.Devlet ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri İştirakleri

7.Özerk Kuruluşlar

8.Diğer Kamu Kurumları

9.Anonim Şirketler

Sürekli mükellefiyet tesisi İHTİYARİ olan kişi ve kurumlar için  damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi ve böylelikle de defter tutmaları zorunlu değildir. Bu durumda mükelleflerin, damga vergisine ilişkin kayıtlarını VUK’a göre tutmak zorunda oldukları defterlerinde ayrıntılı olarak gösterme zorunlulukları vardır. 
III. SONUÇ
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde Anonim Şirketlerin VUK’a göre Damga Vergisi Defteri tutmaları ve ilgili zamanlarda gerekli tasdikleri yaptırmaları zorunludur. Türk Ticaret Kanunu’nun değişmesi ile birlikte kullanılacak defterlerin ve defter tasdiki ile ilgili değişikliklerden dolayı oluşan karışıklık sebebi ile birçok Anonim Şirket damga vergisi defterinin kaldırıldığını düşünerek defter tasdiki yaptırmamış olabilir. Bu durumda;
1.       Anonim Şirket geçmiş yıldan kalan ve yeterli sahifesi bulunan damga vergisi defterini içinde bulunduğumuz Ocak ayı içinde  VUK 222. maddeye göre tasdiki yenileme suretiyle 2013 yılı için kullanabilir, 
2.       Anonim Şirket içinde bulunduğumuz Ocak ayı içerisinde 2013 yılında kullanmak üzere yeni bir damga vergisi defteri tasdik ettirebilir. Bilindiği üzere defterlerin normal olarak sözü edilen sürelerde tasdik ettirilmesi gerekmekle birlikte, bu sürelerin sonundan itibaren bir ay içinde yapılacak tasdiklerde geçerlidir.
Ancak, bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 352/II-6 maddesi uyarınca ikinci derece usulsüzlük cezası uygulanacaktır.
Yararlanılan Kaynaklar;
1.       488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ve tebliğleri
2.       213 sayılı Vergi Usul Kanunu
3.       AKAY, Mesude; Açıklamalı ve Yorumlu Damga Vergisi Kanunu ve Uygulamaları, Yaklaşım Yayıncılık, Kasım 2005
4.       Maliye Hesap Uzmanları Derneği, Beyanname Düzenleme Kılavuzu 2009
Dipnotlar;
1.       VUK’un kayıt nizamı ile ilgili maddeleri;
-       215. madde Türkçe tutma ve Türk Parası kullanma zorunluluğu
-       216. madde Defterlerin Mürekkeple Yazılacağı
-       217. madde Yanlış Kayıtların Düzeltilmesi
-       218. madde Boş Satır Bırakılmayacağı, Sayfaların Yok Edilemeyeceği
-       219. madde Kayıt Zamanı
2.       VUK’un tasdik zamanı ile ilgili maddesi;
-       221. madde Tasdik Zamanı
3.       Limited Şirketler, Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket, Kooperatifler, Dernek ve Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler, İş Ortaklıkları

İsmail NAMLI
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

MuhasebeTR

Aralık Ayı BS Bildirim Formuna Bunu Dâhil Ettiniz Mi?


Bilindiği üzere işletmeler yıl sonunda yüksek kasa bakiyelerine ve 131 Ortaklardan alacaklar hesabına adat hesaplamak suretiyle bakiyeyi vergilendirmektedirler.
Ancak ne var ki, işletmelerin bir kısmı ortaklar cari hesabına yaptıkları adat hesabına karşılık ortağa düzenledikleri faturaları BS Bildirim Formunda beyan etmemektedirler.
Oysaki 396 seri numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1.2.1. bölümüne göre;
“Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış vesatışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.”
Denilmektedir.
Dolayısıyla yıl sonunda ortaklar adına düzenlenecek olan adat faturası da Bs bildirim formuna dahil edilmelidir.
Uygulama: Barış Ltd.Şti. , ortak Bay B’ye yıl sonu 10.000 TL artı KDV adat hesaplamıştır.
--------------------------------------------------/-------------------------------------------------------------
131 Ortaklardan Alacaklar    11.800
642 Faiz Gelirleri  10.000

       391 Hesaplanan KDV  1.800

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İşletme Aralık ayı Bs bildirim formuna 10.000 TL olarak Ortak Bay B’yi beyan etmelidir.

Koray ATEŞ

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi

MuhasebeTR

4 Şubat 2013 Pazartesi

2012 Yılını Zararla Kapatan Şirketler Dikkat!


Değerli okurlarımız, bilindiği üzere 6102 sayılı yasayla ortakların şirkettenborçlanmaları yasaklanmış, ancak bu düzenleme 6335 sayılı yasayla değiştirilerekşirket ortaklarının şirketten borçlanabilmelerinin önü açılmıştır. Ortakların şirkettenborçlanabilmeleri için şartlar konulmuş olup, bu yazımızda 2012 hesap dönemini zararla kapatan ya da 2013 hesap döneminin ara bilançolarında zarar edecek olan şirketlerin durumu ele alınacaktır
Yeni TTK'nın 358'inci maddesine göre, pay sahipleri;
-Sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve
-Şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirketeborçlanamayacaktır.

Dolaysıyla, kanuni düzenlemeye göre ilk bakışta 2012 hesap dönemini zararla kapatan şirketlerin ortakları 2013 hesap döneminde şirketten borçlanamayacaklardır.
Şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirketeborçlanılamayacaktır. Bunun aksi mümkün olabilecek midir? Örneğin, 2012 hesap döneminde cüzi bir zararı olanşirket, 2013 yılının ara bilançolarında ciddi karlar elde ediyorsa yine de şirketten borçlanılamayacak mıdır? Ya da, tersten baktığımızda, 2012 yılında cüzi bir karı olan şirket, 2013 yılının ara bilançolarında ciddi zararlar ediyorsa yine de şirketten borçlanılabilecek midir?
Bu sorular önemlidir ve acilen cevap bulunması gereken sorulardır. Bu sorulara cevap verirken, Yeni TTK’nın 376’ncı madde gerekçesini emsal alarak bir kanaata ulaşmak mümkündür. Yeni TTK'nın 376'ncı maddesinde, “...son yıllık bilançoya göre...” hükmü yer almakta ve madde gerekçesinde ise, son yıllık bilançodan kastın, yalnızca son yıl bilançosu olmayıp, bir ara bilançoda durum tespit edilmiş ise, yönetim kurulunun son yıllık bilançoyu beklemesi gerekmeyeceği belirtilmiştir.
376'ncı maddenin gerekçesini dikkate aldığımızda 2012 yılını zararla kapatan ancak 2013 yılının ara bilançolarında kara geçen firmaların ortakları şirketten borçlanabilecektir. Tersi durumda, yani 2012 yılının karla kapatılıp, 2013 yılının ara bilançolarında zararlı olunması halinde ise şirketten borçlanılamayacaktır.
Tekrardan vurgulayalım ki, konu yapılacak düzenlemelerde açıklığa kavuşturulmalıdır. Aksi türlü, 358'inci madde düzenlemesi konuyu yeterince açıklığa kavuşturabilecek bir düzenleme değildir. 358'inci madde düzenlemesi nedeniyle birçok ihtilafın yargıya taşınması kaçınılmaz olacaktır. 
Kanaatimce yukarıda yer alan sorulara cevap verilirken yalnızca geçmiş yıl bilançosu değil, cari yıl ara bilançoları da dikkate alınarak bir düzenleme yapılmalıdır. Aksi türlü geçmiş yıl bilançosunda kar edip, cari dönemde zarar edenfirmaların ortaklarının şirketten borçlanmaları halinde cezai yaptırımla karşı karşıya kalınabilecektir. Yine tersi durumda da cezai yaptırımla karşı karşıya kalınabilecektir. Konuya ilişkin olarak acil düzenleme yapılmalıdır. Nitekim Mart sonu itibariyle ara bilançolar oluşturulmaya başlanacaktır.
Diğer önemli bir soru ise, şirketten ne kadar borçlanılabileceğidir? Örneğin geçmiş yıl karı kadar mı borçlanılabilecektir? Yoksa bu dönem karı kadar mı borçlanılabilecektir? Ya da geçmiş yıl veya bu dönem karına bağlı kalınmaksızın istenilen kadar borçlanılabilecek midir? Diyelim ki, geçmiş yıl karı 1.-TL ise cari dönemde 1.000.000.-TL şirketten borçlanılabilecek midir?
Kanun metninde şirketten ne kadar borçlanılabileceğine yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda geçmiş dönem karı 1.-TL olan şirketin ortakları, örneğin şirketten 1.000.000.-TL borçlanabilecektir. Ancak bu tam anlamıyla şirketin içinin boşaltılması anlamına gelebilecektir. Hakim ortaklar şirketin içini boşaltırken diğer ortaklar buna seyirci kalmak zorunda kalabileceklerdir. Kanaatimce, burada bir sınır belirlenmelidir, sınırsız şekilde borçlanmaya müsaade edilmemelidir. Örneğin sınır olarak geçmiş yıl karları ya da cari dönem ara bilanço karları esas alınabilir. Böyle bir yorum kanunun amacına uygun düşer. Diğer türlü hakim ortakların şirketin içini boşaltması açık hale gelebilir. Bu konuda da tali mevzuatlarda düzenleme yapılması kaçınılmazdır.
Diğer bir soru ise geçmiş yıl karının sıfır olması durumunda şirketten borçlanılabilecek midir?
Kanun metnine sıkı sıkıya bağlı kalınacak olursa zarar olmadığı için borçlanma mümkün olacaktır. Ancak yukarıda yazdığımız gibi bir sınır belirlenecek olursa (geçmiş yıl karları ya da ara dönem bilançosu karları gibi) geçmiş yıl karları sıfır olur ise bu kez de şirketten borçlanmak mümkün olmayacaktır.
2012 hesap dönemini zararla kapatan şirketlerin ortakları şirketten para çekecek olursa bunun cezai yaptırımı ne olacaktır?
6335 sayılı yasa ile cezaları düzenleyen 562'nci madde de değişikliğe uğradı ve 358'inci maddeye aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları düzenlemesi yapıldı. Cezalı duruma düşecek olanlar ortaklara borç verenler, yani şirketin kanuni temsilcisi ya da yöneticileri olacaklardır ve 1 Temmuz 2012'den itibaren 358'inci madde hükmüne aykırı olarak borç verilmesi durumunda 300 günden aşağı olmamak üzere adli para cezası ile karşı karşıya kalınacaktır. Adli para cezasının üst limiti ise 720 gündür. Adli para cezası günlük en az 20 TL ve en fazla 100 TL'dir. Bu durumda cezanın alt limiti 6.000.-TL (300 x 20) ve üst limiti 72.000.-TL (720 x 100) olacaktır. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ise hapis cezası uygulanacaktır.
Gazeteport

Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

DKR Denetim