23 Haziran 2012 Cumartesi

KIDEM TAZMİNATI TUTARI


DÖNEMLER İTİBARİYLE KIDEM TAZMİNATI TAVANI
UYGULAMA DÖNEMİ TUTARI
01.07.2012 - 31.12.2012 Arası 3.033,98 TL
01.01.2012 30.06.2012 Arası 2.917,27 TL
01.07.2011 - 31.12.2011 Arası 2.731,85 TL
01.01.2011 - 30.06.2011 Arası 2.623,23 TL
01.07.2010 - 31.12.2010 Arası 2.517,01 TL
01.01.2010 - 30.06.2010 Arası 2.427,03 TL
01.07.2009 - 31.12.2009 Arası 2.365,16 TL
01.01.2009 - 30.06.2009 Arası 2.260,05 TL
01.07.2008 - 31.12.2008 Arası 2.173,19 YTL
01.01.2008 - 30.06.2008 Arası 2.087,92 YTL
01.07.2007 - 31.12.2007 Arası 2.030,19 YTL
01.01.2007 - 30.06.2007 Arası 1.960,69 YTL
01.07.2006 - 31.12.2006 Arası 1.857,44 YTL
01.01.2006 - 31.12.2006 Arası 1.770,63 YTL
01.07.2005 - 31.12.2005 Arası 1.727,15 YTL
01.01.2005 - 30.06.2005 Arası 1.648,90 YTL
01.07.2004 - 31.12.2004 Arası 1.574.740.000
01.01.2004 - 30.06.2004 Arası 1.485.430.000
01.07.2003 - 31.12.2003 Arası 1.389.950.000
01.01.2003 - 30.06.2003 Arası 1.323.950.000
01.10.2002 - 31.12.2002 Arası 1.260.150.000
01.07.2002 - 30.09.2002 Arası 1.160.150.000
15.05.2002 - 30.06.2002 Arası 1.103.540.000
01.01.2002 - 14.05.2002 Arası 1.076.400.000
15.12.2001 - 31.12.2001 Arası 978.020.000
15.11.2001 - 14.12.2001 Arası 938.330.000
15.10.2001 - 14.11.2001 Arası 884.830.000
15.09.2001 - 14.10.2001 Arası 835.950.000
01.07.2001 - 14.09.2001 Arası 807.500.000
15.06.2001 - 30.06.2001 Arası 768.100.000
15.04.2001 - 14.05.2001 Arası 663.000.000
01.01.2001 - 14.04.2001 Arası 646.560.000
15.12.2000 - 31.12.2000 Arası 587.720.000
01.07.2000 - 14.12.2000 Arası 558.440.000
15.06.2000 - 30.06.2000 Arası 506.740.000
01.01.2000 - 14.06.2000 Arası 488.990.000
01.07.1999 - 31.12.1999 Arası 345.200.000
01.01.1999 - 30.06.1999 Arası 286.341.250
01.10.1998 - 31.12.1998 Arası 200.625.000
01.07.1998 - 30.09.1998 Arası 181.685.000

KDV tevkifatı : Kısmi tevkifat


Geçen haftaki yazımızda, 14 Nisan 2012 Tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 117 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile KDV tevkifat uygulamasına ve bu uygulamadan doğan iade taleplerinin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların belirlendiği açıklanmış ve 1 Mayıs 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu tebliğdeki düzenlemelerden 'tam tevkifat' konusuyla ilgili açıklamalarımız yapılmıştı. Bu haftaki yazımızda ise anılan düzenlemelerden kısmi tevkifat konusuyla ilgili açıklamalar yapılacaktır.
1- Kısmi tevkifat uygulamasında sorumlu tutulacaklar
Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecekler iki grup halinde sayılmış olup, tevkifat uygulaması kapsamındaki her bir işlem bazında tevkifat yapacaklar, söz konusu gruplardan birine veya ikisine veyahut söz konusu gruplar kapsamında olan bazı sorumlulara atıf yapılmak suretiyle tebliğin ilgili bölümlerinde belirtilmiştir. Dolayısıyla, aşağıda özet olarak belirtilen kısmi tevkifata tabi hizmetlerden ya da mal teslimlerinden bütün mükellefler tevkifat yapmakla sorumlu tutulmamış olabilirler. Bu nedenle, aşağıda sayılan ve kısmi tevkifata konu olacak işlemlerde bu mal ya da hizmeti satın alanların bu işlemlerinde KDV tevkifatı yapıp yapmayacaklarına karar verirken tebliğin her bir hizmet ifası ya da mal teslimi ile ilgili bölümündeki düzenlemelere bakması gerekecektir.
Kısmi tevkifat kapsamında sorumlu tutulabilecek iki grup aşağıdadır:
a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil
değildir.)
b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın):
- 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,
- Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
- Döner sermayeli kuruluşlar,
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
- Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
- Bankalar,
- Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
- Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
- Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
- Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,
- Payları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören şirketler,
Yukarıda sayılan belirlenmiş alıcıların birbirlerine karşı yaptıkları teslim ve hizmetlerde (şirketleşenler dahil, profesyonel spor kulüplerince yapılanlar hariç), KDV tevkifatı uygulanmayacaktır.

2- KDV tevkifatı uygulanacak hizmetler
- Yapım işleri ile bu işlerle birlikte ifa edilen mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetleri (Tevkifat Oranı: 2/10) (Sadece, yukarıda "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Etüt, plan-proje, danışmanlık, denetim ve benzeri hizmetler (Tevkifat oranı: 9/10) (Sadece, yukarıda "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakim ve onarım hizmetleri (Tevkifat oranı: 5/10) (Sadece, yukarıda "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Yemek servis ve organizasyon hizmetleri (Tevkifat oranı: 5/10) (Sadece, yukarıda "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- İşgücü temin hizmetleri (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Yapı denetim hizmetleri (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon işleri, çanta ve ayakkabı dikim işleri ve bu işlere aracılık hizmetleri (Tevkifat oranı: 5/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
-Turistik mağazalara verilen müşteri bulma / götürme hizmetleri (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Spor kulüplerinin yayın, reklâm ve isim hakki gelirlerine konu işlemleri (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmetleri (Tevkifat oranı: 7/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Servis taşımacılığı hizmeti (Tevkifat oranı: 5/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Her türlü baskı ve basım hizmetleri (Tevkifat oranı: 5/10) (Sadece, yukarıda "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan hizmetlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Yukarıda belirlenenler dışındaki hizmetler (Tevkifat oranı: 5/10) (KDV mükellefleri tarafından, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruşlara ifa edilen ve yukarıda belirtilmeyen diğer bütün hizmet ifalarında söz konusu idare, kurum ve kuruşlar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacaktır.)

3- KDV tevkifatı uygulanacak teslimler
- Külçe metal teslimleri (Tevkifat oranı: 7/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Bakır, çinko ve alüminyum ürünlerinin teslimi (Tevkifat oranı: 7/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Hurda ve atık teslimi (Tevkifat oranı: 9/10) (Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi KDV Kanunu'nun (17/4-g) maddesi gereğince KDV'den müstesnadır. Ancak, bu malların teslimi ile ilgili olarak aynı kanunun (18/1) maddesine göre istisnadan vazgeçilmesi mümkündür. İstisnadan vazgeçenlerin metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerinde tevkifat yapılacaktır.)
- Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam hurda ve atıklardan elde edilen hammadde teslimi (Tevkifat oranı: 9/10) (Söz konusu ürünlerin teslimleri, KDV Kanunu'nun (17/4-g) maddesi kapsamında olmayıp, genel oranda (%18) KDV'ye tabi bulunmaktadır. Bunların, ithalatçıları tarafından tesliminde tevkifat uygulanmayacak, sonraki safhaların teslimleri ise tevkifata tabi olacaktır. Anılan malların yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerinde tevkifat yapılacaktır.)
- Pamuk, tiftik, yün ve yapağı ile ham post ve deri teslimleri (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerde tevkifat yapılacaktır.)
- Ağaç ve orman ürünleri teslimi (Tevkifat oranı: 9/10) (Yukarıda gerek "a" grubunda sayılan KDV mükelleflerine gerekse "b" grubunda sayılan belirlenmiş alıcılara yapılan teslimlerde tevkifat yapılacaktır. Ancak, söz konusu malların ithalatçıları tarafından tesliminde tevkifat uygulanmayacaktır.)

4- Tevkifatta alt sınır ve fatura düzeni
Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren ve yukarıda sayılan her bir işlemin KDV dahil bedeli 1.000 TL'yi aşmadığı takdirde, hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmayacaktır. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır.
Tevkifata tabi işlemler dolayısıyla satıcılar tarafından düzenlenecek belgelerde; "İşlem bedeli, hesaplanan KDV, tevkifat oranı, alıcı tarafından tevkif edilecek KDV tutarı, tevkifat dahil toplam tutar ve tevkifattan sonra tahsil edilmesi gereken toplam bedel (tevkifat hariç toplam tutar)" ayrıca gösterilecektir.
Bu fatura satıcı açısından, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV'ye tevkifat uygulandığını tevsik eden belge mahiyetini de taşımaktadır.

5- Beyan
Tevkifata tabi tutulan KDV, alıcılar tarafından tevkifata tabi işlemin vuku bulduğu tarihi içine alan vergilendirme dönemine ait 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilecek ve ödenecektir. Ödenen KDV 1 nolu beyanname üzerinden indirilecektir.
6- Tevkifata tabi işlemlerde KDV iadesi
Kısmi tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarının mükellefe iade edilebilmesi için, satıcının tevkifat uygulanmayan KDV tutarını 1 No.lu KDV beyannamesi ile beyan etmiş olması, alıcının da yaptığı tevkifatla ilgili 2 No.lu KDV beyannamesini vergi dairesine vermiş olması zorunludur.
İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmiş olması şartı aranmayacaktır. İade nakden alınabileceği gibi mahsuben de alınabilecektir.

KAYNAK : AKİF AKARCA / DR.MEHMET ŞAFAK / VERGİNİN GÜNDEMİ / DÜNYA GAZETESİ 

KDV tevkifatı :Tam tevkifat


14 Nisan 2012 Tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 117 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu'nun 9'uncu maddesinin birinci ve 29'uncu maddesinin dördüncü fıkraları ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 120'nci maddesinin Maliye Bakanlığı'na verdiği yetkiler çerçevesinde, KDV tevkifat uygulamasına ve bu uygulamadan doğan iade taleplerinin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır.
Anılan tebliğde yer alan düzenlemeler 1 Mayıs 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu düzenlemelerde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; KDV Tevkifatı uygulaması tam tevkifat ve kısmi tevkifat olarak iki ayrımda ele alınmaktadır. KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir.
"Tam tevkifat" işlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının işleme muhatap olan alıcılar tarafından beyan edilip ödenmesi; "kısmi tevkifat" ise hesaplanan verginin Maliye Bakanlığı'nca belirlenen kısmının, işleme muhatap olan alıcılar tarafından, diğer kısmının ise işlemi (teslim veya hizmeti) yapan tarafından beyan edilip ödenmesidir.
Tevkifat, genel bütçeli idareler hariç, tevkifata tabi işlemin yapıldığı dönemde vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. Tevkifat kapsamındaki işlemlerde işleme ait fatura veya benzeri belge izleyen ay içinde düzenlense dahi sorumlu sıfatıyla beyan, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılacaktır. Kısmi tevkifat uygulamasında satıcının mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edeceği kısım da aynı dönemde beyan edilecektir.
Hizmet işlemlerinde, hizmetin ayın sonunda tamamlanması halinde de fatura izleyen ayda düzenlense dahi bu şekilde işlem yapılacaktır. İşlem bedelinin ödenmemesi, işleme ait faturanın süresinde düzenlenmemesi, alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir.
2 No.lu KDV beyannamesinde herhangi bir surette indirim yapılması mümkün olmadığından tevkif edilen KDV'nin tamamının beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, tevkifat uygulayan alıcının KDV mükellefiyetinin bulunması ve tevkifat uyguladığı teslim veya hizmeti indirim hakkı tanınan işlemlerde kullanacak olması halinde, sorumlu sıfatıyla beyan edilen tutar, beyanın yapıldığı ay içinde verilmesi gereken 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilecektir.
Bu haftaki yazımızda tam tevkifat konusu ele alınacak, gelecek haftaki yazımızda ise kısmi tevkifat konusunda açıklamalar yapılacaktır.

Tam tevkifat

Bu kapsamdaki işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin tamamı, mal veya hizmetin alıcıları tarafından tevkifata tabi tutulacaktır. Tam tevkifat uygulanacak işlemler, anılan tebliğin 2 nolu bölümünde belirtilenlerle (aşağıda bunların neler olduğu kısaca açıklanmıştır) sınırlı olup, bunlar dışındaki işlemlerde işleme muhatap olanlar tarafından tam tevkifat uygulaması kapsamında işlem yapılmayacaktır.
1- İkametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar tarafından yapılan işlemler
İkametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır.
Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.
2- Serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı kanunun 94'üncü maddesinde belirtilen kişi, kurum ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV'nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu uygulamaya göre, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar, aynı kanunun 18'inci maddesi kapsamına giren kişilere yapacakları ödemeler ile ilgili olarak gelir vergisi (GV) stopaj tutarı dâhil işlem bedeli üzerinden KDV hesaplayıp sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyeceklerdir. Hesaplanan KDV tutarı gelir vergisi stopaj matrahına dâhil edilmeyecektir.
3- Kiralama işlemleri
KDV Kanunu'nun (1/3-f) maddesine göre, Gelir Vergisi Kanunu'nun 70'inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemleri KDV'nin konusuna girmektedir. Buna göre, söz konusu mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi, ticari, sınaî, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde verilen bir hizmet olmasa dahi KDV'ye tabi olacaktır.
Bu kiralama işlemleri ile ilgili KDV;
- Kiraya verenin başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunmaması (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dâhildir),

- Kiracının KDV mükellefi olması (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dâhil değildir),şartlarının birlikte var olması halinde, kiracı tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.
Ayrıca, kiracının;
- Gelir Vergisi Kanunu'na göre basit usulde vergilendirilenler (istisnadan vazgeçerek KDV mükellefi olmasalar dahi),
- Banka ve sigorta şirketleri gibi faaliyetleri KDV'den istisna olan işletmeler,
- Sadece KDV'ye tabi işlemlerinin bulunduğu dönemlerde KDV mükellefiyeti tesis ettirerek beyanname vermeleri uygun görülenler,
- 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar
olması hallerinde de, kiralama hizmetine ait KDV söz konusu kiracılar tarafından bu bölüm kapsamında tevkifata tabi tutulacaktır.

4- Reklâm verme işlemleri

KDV mükellefi olan gerçek veya tüzel kişiler (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir), KDV mükellefiyeti olmayan;
- Amatör spor kulüplerine, oyuncularının formalarında gösterilmek,
- Şahıslara veya kuruluşlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleştirilmek,
- Gerçek veya tüzel kişiler tarafından yayımlanan dergi, kitap gibi yazılı eserlerde yayınlanmak
ve benzeri şekillerde reklâm vermektedir.

Bu şekilde reklâm verme işlemleri ile ilgili KDV, reklâm hizmeti verenlerin KDV mükellefi olmaması halinde, reklâm hizmeti alanlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.

 

kaynak : AKİF AKARCA / DR.MEHMET ŞAFAK / VERGİNİN GÜNDEMİ /dünya gazetesi


19 Haziran 2012 Salı

İşte 60 soruda ticaretin yeni alfabesi



55 yıllık kanunu tarihe karıştıracak yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesine sadece iki hafta kaldı. İstanbul Ticaret, üç bölümlük yazı dizisinde anonim ve limited şirketlerin kuruluş, yönetim kurulu, genel kurullarıyla ilgili tüm sorularınıza yanıtlar hazırladı. Şirket ortaklarının borçlanma yasağı ne olacak?Anonim ve limited şirket ortaklarının bağımsız denetim şartları neler olacak? İnternet sitesi zorunlu mu? İşte, TTK ile ilgili en çok merak edilen 60 soru ve yanıtları:
1. ANONİM ŞİRKETLER KURULUŞ  BİR KİŞİ DE A.Ş. KURABİLECEK
1. Yeni TTK’ya göre Anonim Şirketler (A.Ş.) en az kaç kişi ile kurulabilir?

Yeni TTK’ya göre; anonim şirketler, bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilecek. Ayrıca bu düzenleme kapsamında mevcut A.Ş.’lerin paylarının tek elde toplanması halinde de tescil ve ilan ile şirketin mevcudiyetinin devamına imkan yaratıldı.

2. Yeni TTK’ya göre A.Ş.’ler asgari ne kadar sermaye ile kurulabilir? Sermayenin ödenmesi için öngörülen süreler nelerdir?

Yeni TTK’ya göre, esas sermaye sistemini benimseyen anonim şirketlerde başlangıç sermayesinin 50 bin TL olması esası korunurken, kayıtlı sermaye sistemini benimseyen anonim şirketlerde bu sermaye miktarı 100 bin TL olarak belirlendi.
Kuruluşta nakit ödeneceği kabul edilen en az yüzde 25 ile payların çıkarma primlerinin tamamının tescilden önce ödenmesi koşuluyla pay bedellerinin şirketin tescilinden itibaren 24 ay içinde ödenmesi gerekir.

3. A.Ş.’lerin kuruluş aşamaları nelerdir?

1. Ayni sermaye konuluyor ise Asliye Ticaret Mahkemesi’nce atanacak bilirkişiden “Değerleme Raporu” alınmalı.
2. Esas sözleşme hazırlanarak, imzaları noterden tasdik edilmeli.
3. Noter esas sözleşmeyi inceleyerek, sermayenin tamamının taahhüt edildiğine ilişkin şerh düşmeli.
4. Esas sermayeyi oluşturan payların tamamının nakden ödenmesi taahhüt edilmiş ise payların itibari değerinin yüzde 25’inin şirket adına bir bankaya yatırıldığına dair banka mektubu alınmalı.
5. Ayni sermayeye konuyorsa, tapu, trafik vb. ilgili sicile şerh konulduğuna dair belge alınmalı (Kuruluşu, Bakanlık iznine bağlı bir şirket ise bu aşamada izin için başvuru yapılmalı).
6. Kurucular beyanı hazırlanmalı, işlem denetçisi atanmalı (ve kuruluşu Bakanlık iznine tabi bir şirket ise bu izin alınmalı).
7. Kuruluş belgeleri, işlem denetçisi tarafından incelenerek rapor düzenlenmeli.
8. Esas sözleşmenin imzalarının noterce tasdikinden (veya Bakanlık izni gereken şirketlerden ise izin tarihinden) itibaren 30 gün içinde tescil ve ilan için şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne başvurulmalı.
9. Esas sözleşmedeki imzaların onayı ile kurulan şirket, tescil ile tüzel kişilik kazanmaktadır.

KİMLER İŞLEM DENETÇİSİ OLABİLİR
4. Kimler işlem denetçisi olabilir? İşlem denetçisi hangi konuları denetleyecek?

Kimlerin işlem denetçisi olabileceği, onların çalışma esasları, düzenleyecekleri raporlar ve bu raporların içeriği Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tebliğle düzenlenecek ve Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından kamuoyuna duyurulacak.
İşlem denetçisi:
- Payların tamamının kurucular tarafından taahhüt edilip edilmediğini,
- Nakdi sermaye konuluyorsa yüzde 25’inin şirket adına bir bankaya yatırıldığına dair banka mektubunun kuruluş belgeleri arasında olup olmadığını, 
- Ayni sermayeye konuluyorsa bunların değerlerine ilişkin değerleme raporlarının mahkemece onaylanıp onaylanmadığını,
- Kuruluş belgelerinin hazır olup olmadığını, 
- Noterden alınması gereken onaylar ve izinlerin eksik olup olmadığını,
- Kurucular beyanı ile ilgili uygunsuzluğun olup olmadığını inceleyecek.

TESCİLİ YAPILMAYANLARA ÖZEL DÜZENLEME
5. Yeni TTK’ya göre kurulacak A.Ş.’ler hangi tarihte tüzel kişilik kazanmış sayılacak? Eski kanuna göre kurulmasına başlananların durumu ne olacak?

Anonim şirket, esas sözleşmedeki imzaların noterce onaylanmasıyla kurulmuş sayılıp, ticaret siciline tescille tüzel kişilik kazanacak. Yeni kanunda kuruluş işlemlerine 1 Temmuz 2012 tarihinden önce başlanıp, bu tarihten önce tescili yapılmamış şirketler bakımından özel bir düzenleme getirildi. Buna göre eğer bir anonim şirketin esas sözleşmesi 1 Temmuz 2012 tarihinden önce yapılmış, kurucuların imzaları da bu tarihten önce noterden onaylatılmışsa ve anılan onay tarihinden itibaren bir ay içinde şirketin tescili için başvuru yapılmışsa, bu şirketin kuruluşuna 6762 sayılı önceki kanun hükümleri uygulanacak.

6. Ultra vires nedir? Yeni TTK’da uygulaması nasıl olacak?

Şirketlerin esas sözleşmedeki işletme konuları dışında da işlem yapabilmeleri esası (ultra vires yasağının kaldırılması) geçerli olacak. Yeni TTK ile “ultra vires” olarak adlandırılan bu kural kaldırıldı. 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren şirketler işletme konuları dışında işlemler yapabilecek. Yeni TTK’ya göre, anonim şirketlerde işletme konusu dışındaki işlemlerin de şirketi bağlayacağı düzenlendi ve bu kurala bir istisna getirildi. İşlemi şirketle yapan üçüncü kişi, bu sırada işlemin işletme konusu dışında kaldığını biliyorsa veya bilebilecek durumdaysa, bu durumda işlem şirketi bağlamayacak. Şirketin esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından tek başına yeterli değil.

YÖNETİM KURULU
7. A.Ş.’lerde yönetim kurulu en az kaç kişiden oluşacak ve kimler yönetim kurulu üyesi olabilecek?

Yeni TTK ile getirilen tek kişiyle şirket kurulabilmesi esasına uygun olarak yönetim kurulu da bir veya daha fazla kişiden oluşabilecek. Bu kişi veya kişilerin pay sahibi olması zorunlu değil. Ayrıca yeni TTK ile tüzel kişiler de yönetim kurulu üyesi olabilecekler. Bu halde tüzel kişinin yönetim kurulunda oy kullanabilmesi için tüzel kişiyi temsil edecek gerçek kişinin ticaret sicilinde tescil ve ilan ve ayrıca internet sitesinde bu temsilcinin ilan edilmesi gerekir.

TÜRKİYE’DE YERLEŞİK OLMA ZORUNLULUĞU
8. Yönetim kurulu üyelerinin yüksek öğrenim görmüş ve T.C. vatandaşı olmaları zorunlu mu?

Yeni TTK kurumsallaşmayı temin etmek gayesiyle anonim şirket yönetim kurulu üyelerinden en az dörtte birinin yükseköğrenim (önlisans) mezunu olmasını şart koşuyor. Ancak yönetim kurulunun tek üyesi varsa bu zorunluluk aranmayacak. Yine yeni kanun uyarınca şirketi temsile yetkili en az bir yönetim kurulu üyesinin Türkiye’de yerleşik bulunması ve Türk vatandaşı olması gerekir. Dolayısıyla tek kişilik bir anonim şirkette yönetim kurulunun tek üyesinin yükseköğrenim mezunu olması şart değil; ancak bu kişinin Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de yerleşik olması zorunlu.

9. Yönetim kurulu görev süresi ne kadardır?

Yönetim kurulu üyeleri eski kanunda olduğu gibi en çok üç yıl süreyle görev yapmak için seçilebilecek. Ancak esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı sürece aynı üyeler yeniden seçilebilecekler.

10. Yeni TTK yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmalarıyla ilgili ne gibi değişiklikler getiriyor?

Yeni TTK uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ile ilgili olarak genel kurulda gündeme bağlılık ilkesine istisna getirildi. Dolayısıyla esas sözleşmeyle atanan veya genel kurul kararıyla seçilen yönetim kurulu üyeleri genel kurul gündeminde görevden almaya ilişkin bir madde bulunmasa dahi haklı bir sebebin varlığı halinde genel kurul tarafından görevden alınabilecek. Yeni kanun ile tüzel kişi de yönetim kurulu üyesi olabileceğinden, tüzel kişinin temsilcisi olarak tescil ettirdiği gerçek kişiyi istediği an görevden alabileceği esası getirildi.
Ayrıca yönetim kurulu üyesine azli halinde tazminat isteyebilme hakkı tanındı.

MEVCUT YÖNETİM KURULU DEVAM EDEBİLİR
11. Eski TTK döneminde atanan yönetim kurulu üyeleri görevlerine devam edebilecek mi?

Yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan yönetim kurulu üyeleri, görevden alınmaları veya yönetim kurulu üyeliğinin başka bir sebeple boşalması hali hariç, görev süreleri sonuna kadar görevlerine devam edecekler. Ancak tüzel kişinin temsilcisi olarak yönetim kurulu üyeliği yapan gerçek kişinin yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde (1 Ekim 2012 tarihine kadar) istifa etmesi, onun yerine tüzel kişinin ya da başkasının seçilmesi gerekecek.

12. Yeni TTK’da yönetim kurulu toplantı ve karar yeter sayısı nasıl düzenlendi?

Yönetim kurulunun toplantı nisabı, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde üye tam sayısının çoğunluğu, karar nisabı ise toplantıda hazır bulunanların çoğunluğu olacak. Oylarda bir eşitlik bulunması halinde ilgili önerinin görüşülmesi bir sonraki toplantıya bırakılacak, eğer bu ikinci toplantıda da çoğunluk sağlanamazsa öneri reddedilmiş sayılacak.

ELEKTRONİK ORTAMDA TOPLANTI
13. Yönetim kurulu toplantıları elektronik ortamda yapılabilecek mi? Bu şekilde yapılan yönetim kurulu toplantılarında vekil aracılığıyla oy kullanılabilir mi?

Yeni kanun uyarınca esas sözleşmede öngörülmüş olması kaydıyla yönetim kurulu toplantıları elektronik ortamda yapılabilecek. Bu şekilde yapılan toplantılarda alınan kararların geçerli olabilmesi için üyelerin fiziken mevcut olduğu toplantılarda aranan nisapların aynı şekilde sağlanması gerekir.
Eski kanunda olduğu gibi, yönetim kurulu üyeleri ne fiziken mevcut bulundukları toplantılarda, ne de elektronik ortamda yapılan toplantılarda birbirleri yerine oy kullanamayacaklar ve toplantılara vekilleri aracılığıyla katılamayacaklar.

14. Yönetim kurulu üyelerinin hakları nelerdir?

Yeni kanun uyarınca yönetim kurulu üyelerinin şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında,
a. Bilgi isteme 
b. Soru sorma 
c. İnceleme yapma hakları bulunuyor.
Bu bağlamda üyeler yönetim kurulu toplantılarında ve toplantılar dışında yönetim kurulu başkanının izniyle şirket yönetiminde görevlendirilen kişi ve komitelerden bilgi alabilir, bunlara soru sorabilir. Yönetim kurulu üyeleri ayrıca yönetim kurulu toplantısına şirketle ilgili herhangi bir defter veya defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin getirilmesini isteyebilir.
Yönetim kurulu üyesinin yazılı olarak başkandan yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını isteme hakkı yeni kanunda da korundu. Bununla birlikte, yönetim kurulu üyelerinin tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak kaydıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık paydan kâr gibi mali hakları bulunuyor.

YÖNETİM KURULU ÜYESİ BİLGİ ALAMAZSA…
15. Bir yönetim kurulu üyesi bilgi alma ve inceleme hakkı engellendiği takdirde hangi yolu izleyecek? 

Yönetim kurulu başkanı bir üyenin bilgi alma ve inceleme istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurul toplanamaz yahut bilgi alma veya inceleme istemini reddederse ilgili üye şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurabilecek. Mahkemenin bu konudaki kararı kesindir.

GENEL KURUL
16. Olağan genel kurul toplantıları hangi süre içinde yapılacak ve bu toplantılara kimlerin katılması zorunlu olacak?

Olağan genel kurul toplantılarının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içerisinde yapılacağı esası yeni kanunda da korundu. Ayrıca yeni TTK ile tüm yönetim kurulu üyelerinin genel kurula katılma hakkı korunarak, murahhas üyeler ile en az bir yönetim kurulu üyesine genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şartı getirildi. Bunun yanında, bağımsız denetçi ile kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçileri de genel kurulda hazır bulunacaklar.

PAY SAHİPLERİ GÜÇLENİYOR
17. Yeni kanunda genel olarak pay sahibinin hakları nelerdir?

Yeni kanun getirdiği düzenlemelerle, pay sahiplerinin konumunu güçlendiriyor. Mevcut pay sahipliği haklarına eklenen birleşme dışı şirketten çıkma hakkı ile bilgi alma ve inceleme hakkının yanı sıra şarta bağlı sermaye artırımında önerilme hakkı, özel denetçi atanması talep hakkı, şirketin feshini talep hakkı, birleşme, bölünme ve tür değiştirme iptali veya bu işlemler açısından sorumluluk davası gibi yeni haklar, pay sahibinin konumunu güçlendiriyor.

18. Yeni kanun ile azlığa hangi haklar tanındı?

Yeni TTK kapsamında azlığa tanınan en önemli hak, haklı nedenle şirketin feshini talep hakkıdır. Bunun yanında genel kurulu olağan toplantıya çağırmayı isteme veya zaten toplanacak ise gündeme madde ekleme hakkı, özel denetçi atanmasını talep hakkı ile nama yazılı pay senetlerinin bastırılmasını talep hakkı azlığa tanınan diğer haklardır.

ŞİRKET VARLIĞININ TOPTAN SATIŞI
19. Yeni TTK’da genel kurulun görev ve yetkilerindeki temel değişiklik nedir?

Yeni kanun genel kurulu, önceki kanundaki yetkilerinin yanında, önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı konusunda da yetkilendiriyor ve genel kurulun bu yetkisini devredemeyeceğini öngörüyor.

20. Yeni kanun genel kurul kararlarında aranan nisaplara ilişkin bir değişiklik öngörüyor mu?

Yeni TTK, genel kurulun sermayenin dörtte birini karşılayan pay sahiplerinin varlığıyla toplanacağı prensibini muhafaza ediyor, ancak bu nisabın toplantı süresince korunması şartını getiriyor. Bunun yanında, ilk toplantıda bu çoğunluğa ulaşılamadığı takdirde ikinci toplantının yapılması için nisap aranmayacağı esası korunuyor. 
Esas sözleşme değişikliklerine ilişkin kararların da kural olarak şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda oyların çoğunluğu ile alınacağı esası yeni kanunda da korunuyor. Buna karşılık, şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi, imtiyazlı pay oluşturulması ve nama yazılı pay devrinin sınırlandırılabilmesi kararlarının ancak esas sermayenin yüzde 75’inin olumlu oyu ile alınabileceği kabul edildi. Ayrıca rüçhan haklarının sınırlandırılması için aranan çoğunluk yeni kanunda esas sermayenin yüzde 60’ı olarak belirlendi. Bu nisaplar esas sözleşme ile ağırlaştırılabilecek.

* Soru ve yanıtların devamı, önümüzdeki hafta İstanbul Ticaret Gazetesi’nde ve eş zamanlı olarakwww.ito.org.tr adresinde yayınlanacaktır.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Staj sigortası kafa karıştırıyor


Çırak ya da stajyer öğrencilerin sigortalı sayılmaları beraberinde önemli bir karmaşayı da getiriyor. Bu karmaşa ise, hiç bitmiyor. Bitmemesi, bir ölçüde ilgililerin mevzuyu “lehlerine” düşünme eğiliminden kaynaklanırken, SGK’nın katkısı(!) da yadsınamaz…
.
Stajyer öğrenci, tatil döneminde bir işyerinde stajını yaparken okulu tarafından sigortalanmaktadır. Staj yaptığı işyerinin sigorta yükümlülüğü yoktur.

.
Okul/yüksekokul/fakülte staj yapan öğrencisinin sigortasını yaparken, “işe giriş bildirgesi” kullanmakta ve o belgedeki “işe başlama tarihi” hanesini de doldurmaktadır. Bu şekilde de SGK’ya bildirimini yapmaktadır.
Sigorta girişini yaptığı stajyer öğrencisi adına okulu, %1 kısa vadeli sigorta primi, anne babasından sağlık yardımı hakkı yok ise %5 de GSS primi yatırmaktadır.

.
Uygulanan sigorta
Netice itibariyle, stajyer öğrenci hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası ile GSS hükümleri uygulanmaktadır. Çırak öğrenciler hakkında ise bunlara ilaveten hastalık sigortası hükümleri de uygulanmaktadır.
Dikkat edileceği gibi emeklilik bir başka söyleyişle “malüllük, yaşlılık, ölüm sigortası” hükümleri stajyer öğrenciler/çıraklar hakkında uygulanmamaktadır!

.
Bu mevzu, sosyal güvenlik reformundan önce de benzerdir. Çıraklar ve stajyerler hakkında hiçbir zaman “malüllük, yaşlılık, ölüm sigortası” hükümleri uygulanmamıştır.

.
Buna rağmen, vaktiyle çırak/stajyer öğrenci sigortası olanlar, ileride emeklilik hesaplaması yaparken, staj ya da çırak sigortası başlangıcını emeklilik açısından da başlangıçmış gibi değerlendiriyorlar. Bu değerlendirmelere SGK’da su taşıyor… Sonuçta; birçok çalışan mağdur oluyor…

.
İlk giriş yanılgısı
Stajyer öğrenci ya da çırak sigortası girişleri, SGK internet sitesindeki kişilere ait hizmet dökümlerinde ilk işe giriş tarihi olarak görülüyor ve vatandaşlarımızın bu şekilde hatalı değerlendirmelerine sebebiyet veriyor… Denilebilir ki, stajyer sigortası girişi sistemde ilk giriş görülse bile, karşılığında prim gün sayısı bulunmamaktadır… Öyle bile olsa nihayet ilk giriş görülmekte ve birçok yurttaşımızı yanıltmaktadır. 
Bu da emeklilik tarihini yanlış hesaplamalara, erken işten ayrılmalara sebebiyet vermektedir. Sonra, SGK’ya başvurup emekli aylığı talep edenlerin talepleri reddedilince, geriye dönüp işe girme talepleri işçi-işveren ilişkilerini de bozmaktadır…

.
Hizmet dökümlerinde sigortalılar ile ilgili bilgilere yer verilirken, daha açıklayıcı olunmalı, staj sigortasına girişin emeklilik açısından ilk giriş sayılmadığı notu mutlaka bulunmalıdır…

MEHMET ESER

Hapse girmeyen şirket ortağı ve vatandaş kalmayacaktı


YENİ Türk Ticaret Kanunu, mevcut şekliyle yürürlüğe girip aynen uygulansaydı, hapishanelerde yer kalmayacaktı.
Örneğin bu gün ele alacağımız “şirkete borçlanma” olayında, şirkete 1 lira dahi olsa borçlanan ortak; bundan dolayı iki yıla kadar hapse girebilecekti.
Aynı şekilde, anonim şirket yönetim kurulu üyesinin; şirketten vadeli mal alan “kayınvalidesi, baldızı, dayısı, amcası, teyzesi, halasının çocuğu” vadeli mal aldığı için hapse girebilecekti!..

YENİ TTK’DA PARA ÇEKME YASAĞI NEYDİ, NE OLUYOR? 1.ORTAKLARA ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI NEYDİ?
Yeni Türk Ticaret Kanunu aynen yürürlüğe girseydi;
– Anonim ve limited şirket ortakları, şirketten 1 lira dahi borç çekseler, ortaklara her defasında “adli para cezası” uygulanacaktı.
– Bu ceza, bir defada 730 günü yani 73 bin TL’yi bulabilecekti.
– Ceza 300 günden az olamayacaktı. Örneğin yıl içinde iki kez borçlanana; en az 300 x 2 = 600 günlük “adli para cezası” uygulanacaktı.
– Para cezası ödenmezse, ortak 600 gün hapse girecekti.
– Hapis cezasına, kesinlikle erteleme yoktu.

ÇİÇEK GÖNDEREN HAPSE GİREBİLECEKTİ
Şirket ortağı, bir yere çiçek gönderdiğinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince;
“İşle ilgili olduğunu ispat edin. Aksi halde kişisel bir harcamanız için şirketten para çekilmiş kabul ederim” denilebilecekti. Benzeri uygulama; çelenk faturası, iş yemeği faturası, cep telefonu ödemeleri vs. için de olabilecekti.
Ardından da 73 bin TL’ye kadar adli para cezası ödenmezse “iki yıla kadar hapis” uygulanabilecekti!

2. ORTAKLARIN ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI NE ŞEKİLDE DEĞİŞİYOR?
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun, şirket ortağına şirkete borçlanma yani “şirketten para çekme yasağı” getiren 358. maddesi, tepkiler üzerine, yürürlüğe girmeden değişiyor.
Maddenin yeni şekline göre;
“Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ödemedikçe, şirkete borçlanamayacaklar”.
Buna göre şirkete vadesi gelmiş “sermaye taahhüdü borcu” bulunmayanlar, şirketten borç para çekebilecekler.

Kaynanalar hapse girmekten kurtuldu
SADECE kaynanalar değil; halalar, teyzeler, amcalar, dayılar, nineler, dedeler, anneler, babalar, torunlar.. kısaca bütün sülale kurtuldu.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 395/2’inci maddesine göre; şirket yönetim kurulu üyesi, eşi ve her birinin üçüncü derece dahil kan ve sıhri hısımları, yönetim kurulu üyesinin şirketinden vadeli veya taksitle mal (buzdolabı, TV, otomobil, elbise, apartman dairesi vs.) alırlarsa;
– 73 bin liraya kadar “adli para cezası” ödeyeceklerdi.
– Para cezasını ödeyemeyen akraba da “iki yıla kadar hapse” girecekti.
İnsanın okuduğunda gözlerine inanamadığı, uygulandığında neredeyse herkesin hapse girebileceği bu 395/2. madde, yapılacak olan TTK değişikliği ile “yürürlüğe girmeden” bütünüyle iptal edilecek.
İnsanlar da herhalde “derin bir nefes” alarak “ohh…” diyecekler.

Kâr payı avansı dağıtma avantajı
YENİ Türk Ticaret Kanunu’nun olumlu yönlerinden biri de “kâr payı avansı” ile ilgili..
Yeni TTK’nın 509’uncu maddesine göre, anonim şirketler ortaklarına “kâr payı avansı” dağıtabilecekler. Bu avans, ortaklara verilen yasal bir borç sayılacak. Ancak, verilen avans dönem sonunda ortaya çıkacak dağıtılabilir kârdan fazla ise, şirkete iade edilecek.
Maliye Bakanlığı, dönem sonu kârından fazla “kâr payı avansı” dağıtılması olayına sıcak bakmıyor ve “örtülü kazanç dağıtımı” olarak nitelendiriyor. Buna dikkat etmekte yarar var.
Kâr payı avansı olayında, mevcut şirketlerin yüzde 85’ini oluşturan limited şirketler unutulmuştu! 12 Nisan tarihli “Limited Şirketlerin Suçu Ne?”, 30 Nisan tarihli “Kâr Payı Avansında Bakanı Kim Yanılttı?” başlıklı yazılarımızda, bu hususa dikkati çekmiştik. Yapılacak olan yeni değişikliklerde, bu uyarımız da gözönüne alındı. Değişikliklerin yasalaşması ile birlikte, limited şirketler de “kâr payı avansı” dağıtabilecekler.

Şirkete borçlanmadı Maliye bir koyundan ‘dört post’ çıkarıyor
ORTAKLARIN veya yakınlarının şirkete borçlanması halinde; vergi yönünden ciddi yaptırımlar var. Maliye vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza alıyor. Sonuçta, bir koyundan (yani borçlanmadan) “dört post” çıkartıyor.
– Birinci Post: “Çekilen borç para, şirket adına bankaya yatırılsaydı şu kadar faiz
geliri olacaktı” yaklaşımıyla, olay “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” olarak nitelendiriliyor ve “kurumlar vergisi” ile “vergi ziyaı cezası” isteniyor.
– İkinci Post: Borç paranın faizi kadar, ortağa “kâr payı” dağıtılmış sayılıyor. Bu kâr
payı üzerinden de yüzde 15 stopaj (vergi kesintisi) ve “vergi ziyaı cezası” isteniyor.
– Üçüncü Post: Dağıtıldığı varsayılan kâr payının yarısı, yasada belirtilen sınırı (2012 yılında 25 bin TL) aşıyorsa, gerçek kişi ortağın “kâr payı geliri” olarak beyan etmesi isteniyor.
– Dördüncü Post: 1 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6009 sayılı kanunla, ortağa verilen borç paranın faizi üzerinden, dördüncü post olarak “yüzde 18 KDV” isteniyor.

DÖRT POST VERGİSİNDEN KURTULMANIN YOLU
Bunun iki yolu var.
Birincisi “en garanti” olanı. Şirketten borç para çekilmez, olur biter.
İkincisi ise; çekilen borcu güncel faiz oranına göre adatlandırma ve KDV uygulama yoluna gidilmesi.
Kâr dağıtana 275 bin TL’ye kadar vergi yok

ŞİRKET ortaklarının, şirkete borçlanmaları Yeni Türk Ticaret Kanunu değiştirilince sorun olmaktan çıkacak. Ancak yan tarafta okuduğunuz gibi, Kurumlar Vergisi Kanunu açısından, “bir koyundan dört post” sorunu var.
O nedenle en anlamlısı, şirketin ortaklarına yıl içinde “avans kâr dağıtımı” yapması ya da “birikmiş kârları dağıtması” oluyor.
Bu durumda; kâr payı veya temettü geliri elde eden gerçek kişi ortak, 2012 yılı geliri nedeniyle beyanname verdiğinde (beyan ettiği başka geliri yoksa) 275 bin 600 liraya kadar olan geliri için, “gelir vergisi” ödemiyor. Hatta üste “vergi iadesi” alıyor!
Hapis borç verene uygulanacak

ORTAKLARIN, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ödemeden şirkete borçlanmaları halinde, BORÇ VERENLERE 73 bin liraya kadar “adli para cezası”, ödemezlerse “İki yıla kadar hapis cezası” uygulanacak.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun mevcut şeklinde, “BORÇLANANLAR” hapse giriyordu. Değiştikten sonra “BORÇ VERENLER” hapse girecek!
Anonim ve limited şirketlerde; ortaklara “sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ödemedikçe” şirkete borçlanma yasağı var.
Bu tamam!
Peki… ortak olmayan şirket müdürü ya da yönetim kurulu üyesi veya şirket çalışanları borçlanırsa ne olacak?
Onlara yasak yok!
Ayrıca 10 bin lira sermaye taahhüdünü ödeyen ortak 1 milyon lira borçlanırsa ne olacak?
Yasa değişikliği TBMM’de görüşülürken, bu boşlukların tıkanmasında yarar var.

İnşaatçılar yemeden içmeden yaşayan adam olmayacak
Öteden beri süregelen mevzuat ve uygulamaya göre, inşaat işi yapanlar; inşaatın devam ettiği yıllar boyunca, kâr dağıtımı yapamıyorlardı. Bu yönüyle, inşaatçılar adeta “yemeden içmeden yaşayan adam” oluyorlardı.
Maliye Bakanlığı, 14 Haziran 2012 tarihli yazımızda ayrıntılı açıkladığımız gibi, bu soruna çözüm getirdi. 6 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklandığı gibi, yıllara yaygın inşaatlarda da inşaat devam ederken, ortaklara “avans kâr payı” dağıtılabilecek.

Şükrü Kızılot